YAŞAM 

ADANA’NIN SOKAKLARI

Sokağa girince biraz ilerde, sağda, 14 numarada otururlardı Yusuf Amcalar.

Kadim dostları arasında “Eski Tüfek Yusuf” olarak tanınırdı. Dünyanın tüm kötülüklerine karşı duran bir muhalifti o.

Bir çırçır fabrikasında ustabaşı olarak uzun yıllar çalıştıktan sonra emekli olmuştu.

Çok okuyan biriydi.

Yaz günleri evinin önünde kırmızı sandalyesine oturur, ya bir kitap ya da Cumhuriyet gazetesini son satırına kadar okurdu.

Bir haziran ayının öğleden sonrasında sokaktan geçerken onu kitap okurken gördüm.

Kitap okuyan birini görmek bana her zaman derin bir coşku ve mutluluk verir.

Yanına gidip kendimi tanıttım. Gülümseyerek ve içtenlikle karşıladı beni.

Hemen içerden ikinci bir kırmızı sandalye getirdi.

Karşılıklı oturup sanki kırk yıllık bir dost gibi derin bir sohbete daldık.

Nice okumuş insandan daha aydın olduğunu anladım.

Yaşadığı çileli hayat onu eğitmiş, aydınlatmış ve bilgeleştirmiş. Düşüncelerinden dolayı izlenmiş, baskı görmüş ve hatta hapis yatmış. Karanlık ve soğuk hücrelerde taşın üstünde yatmaktan hasta olmuş ve böbreğinin birini kaybetmiş.

Anlattıkça ona olan hayranlığım daha da artıyordu.

O günden sonra sık sık uğruyor, siyaset, kitaplar ve hayat üzerine konuşuyorduk.

Sevgili vefakâr eşi Hasibe Teyze de bizi çayla besliyordu.

O yazın sonunda Paris’e döndüm. Bu kez sayfalar dolusu mektuplarla beni aydınlatmayı sürdürdü.

Mektubu alıyor, Seine Nehri’nin kenarındaki koca çınarlardan birinin altındaki banka oturuyor, birkaç kez okuyordum.

Bazen Mona da yanımda oluyor, mektubu ona da okuyordum.

Ve bir gün mektuplar kesildi. Merak içindeydim. Aklıma kötü şeyler geliyordu.

Yine bir yaz günüydü.

Adana’ya dönünce sokağa koştum.

14 numaralı evin pencereleri kapalıydı. Kapı da açılmadı.

Yan komşusu Cemile Teyze pencerede göründü. Yüzündeki ifadeden anladım.

Üç ay önce sizlere ömür” dedi, sonra sustu. Kapının önüne çöktüm. Sessizce, uzun uzun ağladım. Sonra elimin tersiyle gözlerimi sildim ve yürüyüp gittim.

Sokağın sonuna gelince son bir kez dönüp baktım.

Evin önünde iki kırmızı sandalye duruyordu.

Bu yazıya yorum yapamıyorsanızlütfen Facebook hesabınıza giriş yapınız
Paylaş:

Benzer yazılar